MUSİC Player

19 Temmuz 2013 Cuma

Kayıp cevap..

Karanlık, bulutlu, yıldızı az bir geceyarısıydı.
Bir ağaca yaslandı, sigarasını yaktı...
Aklına Sezen Aksunun Küçüğüm şarkısı geldi. Mırıldanmaya başladı. Kirpiğinden sızan yaşlar yanağını ısıtmıştı.
Aylardan Kasım, yerlerden Cizreydi. Askerdeydi...
Aylar sonra, eve dönüş günü, otobüse bindi ve İzmire ayak basıncaya dek otobüsten hiç inmedi. Molalarda inerse, evini göremeyecekmiş hissi vardı.
İzmire ulaştığında gökyüzüne baktı. Parçalı bulutlu, yıldızı bol bir akşamdı. Sigarasını yaktı.
Aylardan Şubat, yerlerden Alsancaktı.
Aklına Bülent Ortaçgil'in Değirmenler şarkısı geldi.
Tam mırıldanmaya başlamıştı ki, az ötede konuşan bir çift farketti..
Kız
- Seni çok seviyorum
Erkek
- Belki de...
Belki de sen sevginin bu olduğunu düşünüyorsun. Onun için endişelenmemenin, onu sahiplenmemenin karşındakini özgür kıldığını düşünmen gibi..
Belki de sadece sevilmek senin istediğin....
Duyguların sert bir virajda senden kopmuş, savrulmuş ve sen bunu bile bile yoluna devam etmişsin. Ve şimdi olay yerinden o kadar uzaksın ki, ne geri dönebiliyor, ne de bu eksiği kapatabiliyorsun...
Yalnızlığına gömülmüş, daha da kötüsü bunu tercih etmişsin. Benim varlığım bile, seni zaman zaman rahatsız ediyor. Farkediyorum, çünkü farkettiriyorsun.. Sana, sadece sen istediğin zaman yaklaşabiliyorum..

Şimdi söyle;
Sence, sen beni seviyor musun?......


Yavaş adımlarla çiftten uzaklaştı...
Sigarasından derin bir nefes alıp söndürdü..

Kadından gelecek cevap ne olursa olsun, tatmin etmeyecekti.....



30 Ocak 2013 Çarşamba

Yağmurlu Amazon...



Almanyada yaşayan yalnız bir kadındı..
Uzaklaştıkça küçüleceğini sanmıştı yalnızlık hissinin. Oysa küçültmek istediği, dünyasıydı belki de.
Köpeğine sarılmış tavana bakıyordu.

Kendi kendine,
-Mutlu muyum? diye fısıldadı...
Yanıtı ezberlemişti zaten.. Tüm ezber yanıtlar gibi, hissedilmeden çıkıverdi.
-Elbette! dedi.. Neden olmayacakmışım.. Evim var, gelirim iyi, karışanım, hesap soranım yok. Kızım da ben de sağlıklıyız.. E daha ne....
Bir an duraksadı..
-Bu soru-yanıt ne o halde?

Sonunda, ansızın, sorması gereken asıl soruyu sormuştu kendi kendine.. Buna hazır bir yanıtı yoktu.. Bocalamıştı...

Tüm kendi başına ayakta durmak zorunda kalan kadınların yaptığı gibi, hissizleşmeye, miş gibi hissetmeye ihtiyacı vardı.
Yıllar önce kalkanını kuşanmıştı amazon. Ağır, sert, çelik zırhı, yıllardır öylesine sıkı tutuyordu ki, o uzun, dişi parmakları titriyordu artık yorgunluktan.. Kendi kabilesi için varolmuş gibiydi. Varoluş nedeninin bu olmadığını bildiği halde, yaşadığı bir adanmışlıktı. Ailesine, erkek arkadaşlarına, kızına, köpeğine...

Son ağladığı tarihi hatırlamıyordu mesela.. O adama telefon edip, seni çok özledim dediğini... Şüphelendiği için değil, hoşlandığı için gözlerinin tam göbeğine baktığını...


Kapı çaldı..
Zorlukla kalktı, kapıyı açtı. Gelen en iyi arkadaşı Ingrid'ti.
Kahveler yapıldı, salona yerleşildi..
Birden,
-Ingrid ben mutlu muyum? diye sordu.

Ingrid dikkatlice baktı..
Vereceği yanıt birşey değiştirmeyecekti nasılsa..

-Sence?..........

Ürkmüştü....

Dışarıda yağmur başlamıştı........