MUSİC Player

31 Ekim 2012 Çarşamba

Sabaha karşı...

Alkollü bir sabaha karşıydı...
Gökyüzüne baktı...
Zifiri karanlıktı..
Şu an dedi kendi kendine..
Belki de aynı noktaya bakıyoruz birbirimizden binlerce kilometre uzakta..
Ve öleceğimizden habersiz
Birbirimizsiz...
Karardı gözleri baktığı gökyüzü kadar..
Aşk dedi kendi kendine
Meğer böyleymiş...
Ne kadar imkansız....
Ve imkansızı hayal etmek kadar güzelmiş........



1 Eylül 2012 Cumartesi

Sabaha karşı tavan...

Gün ışımak üzereydi..
Yukarda görüntüler belirmeye başlamıştı. Tavana bakıyordu.

Kimi gülümseyen, bazıları öne eğik, kimi gözbebeğinin içine bakan tanıdık yüzler.. Tüm kadınları gelmişti.
Biri hariç.. Onun bir yüzü bile yoktu..

Yeni uyanmış haldeydiler. Tuhaftı, hiçbirinde makyaj yoktu. Kocalarını, sevgililerini, yatakta partnerlerini bırakıp gelmişlerdi.
- Artık..
dedi içlerinden biri
- Artık anlamalısın. Biz seninle kaldık...
Yeterince hayal edebildiğin an, seninleyiz.

Evet belki yaşlanıyoruz.. ama burada değil.. Burada senin bizi hatırladığın halimizleyiz. Alımlı, sarhoş, zeki, azgın, duygusal, meraklı... Sabah olduğunda, hepimiz yataklarımızda farklı hallerde, başkalarıyla uyanacağız. Eşlerimiz, sevgililerimiz, çocuklarımız... Bu anı hiç hatırlamayacağız. Çünkü bu yanılsama senin için. Bizim bilmemiz gerekmiyor..

Herbirimize iyi bak.. Tadını çıkar. O yıl, o gün, o sabahki halimizle bizi görebilen tek kişisin. Seninle uyanmıştık... Birbirimizle konuşamıyoruz ama muhtemeldir ki o sabah, hepimizin saçları okşandı uyandığımızda.. Koklandık. Gözlerimizi açtığımızda, şimdiki gibi bize gülümseyen yüzünle karşılaştık.
Zamanla çoğumuz korktu..
Yalnız ölmekten.. çocuksuz yaşlanmaktan.. huysuz kocakarılar olmaktan..
Seninse sık duyduğun bir varsayımdı.. Harika sevgili, berbat eş imajı...
Bizim büyümemiz gerekti
Çocuk, aile, eş...
Ev işleri, çocukların okulu, stabil çiftleşmeler...
Şimdi görsen...
Hoş.. İyi ki görmüyorsun....

Gün doğmadan biz ayrılmalıyız. Kanın temizlenmeden, seni öpemeden...
Ama unutma.. Görmek istemen yeterli... Burada olacağız

Ve tek tek uzaklaştılar...

Tavanda izler kaybolmuştu..

Güneş doğuyordu..

Gülümsüyordu....

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Gitmek.. Gidebilmek...

Zordu gitmek.. Kalmak... İmkansız...
Önceki gece boşaltmak üzere topladığı eviyle vedalaşma zamanıydı.. Ama sanki ev onu bırakmıyor, içine çekiyordu. Sırt çantasını olduğu yere bıraktı. Vedalaşacaksa odalardan başlamalıydı...
Yatak odasının kapısını araladı.. Tüm o kadınların kokusu çarptı yüzüne.. Fısıltılar, dokunuşlar, haykırışlar.. +18 ne varsa.... Gardropta geceleri çıkarken bir çırpıda üzerine atttığı gömlekler, tişörtler..
Yalnız uyandığına sevindiği sabahlar.. Geceleri balkonda uzaklara dalıp gökyüzünde kayboluşları..
Banyoya yöneldi sonra.. Sevişme sonrası duşları.. Sabahları kafasındaki kadınla o gün karşılacağı umuduyla aynayla selamlaşmaları, geceleri yalnızlığıyla kucaklaşmaları... Tümü oradaydı...
Salonda pek birşey yoktu.. Sıkıntıdan mekan değiştirdiğinde uğradığı, zaman zaman dönem filmlerine takıldığı bir alandı sadece...

Gittiği hiçbir yerdi.. Sadece artık burada olmak istemiyordu hepsi o...
Çantasını aldı, asansörle aşağı indi, caddeye çıktı... Artık hayatına giren herşeyi, herkesi geride bıraktığını hissetti.. Doğruca gara gitti.. İlk trene bilet aldı.. Vagonda yerine geçip kulaklığını taktı..

Tren hareket ettiğinde, kendine ait eski ne varsa gerilerde kalmıştı.....

26 Nisan 2012 Perşembe

Bir kadehin anatomisi

Elindeki kadehe baktı dikkatlice.. Yaşamın gizi bu kadehte diye fısıldadı kendi kendine. Hayatımdan geçen tüm kadınlar burada. O yüzden tadı biraz acı ve o yüzden bu kadar başdöndürücü. Hiç bitmesin istediğim ama bir dikişte tükettiğim. Tadı damağımda, kokusu burnumda kalan.
Gerçekten alkolle ilişkisiyle benzerdi kadınlarla ilişkisi.
Sarhoş olmaktan hoşlanmadığı için, hep limitli ama hızlı tükettiği, uykuya dalarken huzur duyduğu, uyandığında başağrısı çektiği. Devrisi günler içkiye tövbe ettiği..
Elindeyken buz, içtiğinde içini kavuran alkol gibi..
Bir yudum aldı. O yuduma bir ad verdi. Son yuduma dek hepsini adlandırdı.
Derin bir iç çekti..
Sonunda dedi...  hep birlikteyiz..
Ama gün ışıdığında, yine evden sizi uyandırmadan çıkacağım.....



25 Nisan 2012 Çarşamba

Henüz...

Zaman zaman, kafam bedenime ağır geldiğinde ya da alkollü gün doğumlarında karalamak için.. Meraklısı, yazıların başına ekleyeceğim müziği dinleyerek okusun... Zira ben dinleyerek yazıyorum..
Henüz başlamadım. Ama yakındır...