MUSİC Player

1 Eylül 2012 Cumartesi

Sabaha karşı tavan...

Gün ışımak üzereydi..
Yukarda görüntüler belirmeye başlamıştı. Tavana bakıyordu.

Kimi gülümseyen, bazıları öne eğik, kimi gözbebeğinin içine bakan tanıdık yüzler.. Tüm kadınları gelmişti.
Biri hariç.. Onun bir yüzü bile yoktu..

Yeni uyanmış haldeydiler. Tuhaftı, hiçbirinde makyaj yoktu. Kocalarını, sevgililerini, yatakta partnerlerini bırakıp gelmişlerdi.
- Artık..
dedi içlerinden biri
- Artık anlamalısın. Biz seninle kaldık...
Yeterince hayal edebildiğin an, seninleyiz.

Evet belki yaşlanıyoruz.. ama burada değil.. Burada senin bizi hatırladığın halimizleyiz. Alımlı, sarhoş, zeki, azgın, duygusal, meraklı... Sabah olduğunda, hepimiz yataklarımızda farklı hallerde, başkalarıyla uyanacağız. Eşlerimiz, sevgililerimiz, çocuklarımız... Bu anı hiç hatırlamayacağız. Çünkü bu yanılsama senin için. Bizim bilmemiz gerekmiyor..

Herbirimize iyi bak.. Tadını çıkar. O yıl, o gün, o sabahki halimizle bizi görebilen tek kişisin. Seninle uyanmıştık... Birbirimizle konuşamıyoruz ama muhtemeldir ki o sabah, hepimizin saçları okşandı uyandığımızda.. Koklandık. Gözlerimizi açtığımızda, şimdiki gibi bize gülümseyen yüzünle karşılaştık.
Zamanla çoğumuz korktu..
Yalnız ölmekten.. çocuksuz yaşlanmaktan.. huysuz kocakarılar olmaktan..
Seninse sık duyduğun bir varsayımdı.. Harika sevgili, berbat eş imajı...
Bizim büyümemiz gerekti
Çocuk, aile, eş...
Ev işleri, çocukların okulu, stabil çiftleşmeler...
Şimdi görsen...
Hoş.. İyi ki görmüyorsun....

Gün doğmadan biz ayrılmalıyız. Kanın temizlenmeden, seni öpemeden...
Ama unutma.. Görmek istemen yeterli... Burada olacağız

Ve tek tek uzaklaştılar...

Tavanda izler kaybolmuştu..

Güneş doğuyordu..

Gülümsüyordu....